Buradasınız
Yaşamı Geliştirenler: Haliç’in Direnen İşçileri
Esenyurt’tan bir grup genç işçi
“Sayfalar iç içe geçmiştir hayatta. Dışından göremezsiniz yaşamı, içindesinizdir. Yaşamı seyredemezsiniz çoğu kez. Siz de onun içinde bir parçasınız; onunla birlikte yaşayan. Siz hayatı kucaklayamadan, hayat sizi kucaklar. Yaşam da gelişmektedir sizinle birlikte. Siz yaşamı geliştirirsiniz, yaşam sizi… Aklınızla tüm yaşamı kucakladığınızı sanırsınız, aklınız da yaşamın bir parçasıdır; unutursunuz.” Nejat Elibol 1975 yılında Sungurlar Kazan fabrikası ve çevresinde gelişen olayları anlattığı romanı Direnen Haliç’te biz işçilere böyle sesleniyor. Dönemin işçi kuşağının yaşamı nasıl geliştirdiğine ve yaşamla birlikte nasıl geliştiğine şahitlik ediyoruz kitapta. Bizler de UİD-DER’li örgütlü işçiler olarak yaşamı geliştiren ellerimizi, zihnimizi yine ve yeniden keşfediyoruz her seferinde. Biliyoruz ki fikirlerimiz yeniden birleşiyor, duygularımız daha bir kabarıyor, ellerimiz patronların yakasından daha sert kavrıyor örgütlü mücadele ettiğimizde. Mücadeleci işçiler olarak, geçmişin mücadeleci işçilerini anlatmak bize gurur veriyor dostlar. Biliyoruz ki düşüncelerimiz düşüncelerinizle birleşecek, ellerimiz daha sıkı kenetlenecek aydınlık yarınlarda.
Bir işçi-öğrenci: Kitap örgütlenme anlamında bilgi sahibi olmayan ve işyerindeki sıkıntılarla günübirlik baş etmeye çalışan işçilerin hayatlarının örgütlenme çalışmalarına başlamaları ile nasıl değiştiğini gerçekten güzel anlatıyor. Kazan fabrikası işçilerinin koşullarından şikâyet etmeye başlamaları ve farklı bir sendikaya üye olma çalışması yürütmeleri üzerine patronlar işçi kıyımına başlar. Bu kıyımın devam etmemesi için örgütlenerek mücadele etmekten başka bir çıkış yolu olmadığını anlayan işçiler grev kararı alırlar ve işi durdururlar. Grev sürecinde patronların işçilerin mücadelesini kırmak için türlü oyunlar oynadıklarını, işçilerin ise seslerini duyurmak ve örgütlülüklerini korumak için nasıl mücadele ettiğini görüyoruz. Grevi kırmak için işçilerin dövülmesi, patron yanlısı sendikaya üye yapılmaya çalışılması gibi örnekler bizlere grevlerin hafife alınır bir yanı olmadığını gösteriyor. Son olarak kitapta Ateş karakterinin hikâyesi beni çok etkiledi. Birol ve Ateş’in sessiz anlaşması, dayanışması ve sınıf mücadelesini öğrenme süreçlerinin iç içe geçmesi gerçekten çok etkileyici. İşçi sınıfının mücadelesini ele alan kitaplar, müzikler ve şiirler hepsi bize bir yolu gösteriyor, UİD-DER’le öğrenmek ve örgütlenmek!
Bir elektronik işçisi: Roman işçilerin değişimini biz genç işçilere çok güzel anlatıyor. Kazan fabrikası işçileri başlangıçta sessiz ve kaderlerine razı gözükmektedirler. Ancak haklarına karşı saldırılar arttıkça öfkeleri katlanır ve mücadeleye girişirler. Yani işçiler ne kadar sessizliğe bürünmüş olursa olsun onların öfkesini ortaya çıkaracak fırtınanın elbet doğacağını bilmeliyiz. O yüzden işçilere karşı güvensizliği bir yana bırakıp onlarla sorunlarımızı paylaşmamız ve onlara güvenmemiz gerektiğini bir kez daha kavradım. Bütün sorunlarını kendi çabasıyla çözmeye çalışan Mehmet ile örgütlü bakış açısıyla mücadele etmeye çalışan Birol’un zamanla hayatın neresinde yer aldığını da görüyoruz. Bu açıdan bizler her zaman örgütlü olan tarafta olmalıyız. Ayrıca grevin insanları nasıl değiştirdiği, grev sırasında örgütlülüğü ve düzeni sağlayacak en önemli unsurlardan olan grev komitesi kurmanın önemi, işçi arkadaşlarımızı daha iyi tanımamızın ve dostluklar kurmamızın mücadelede ne kadar önemli olduğu kitapta çok güzel anlatılmış. Kitapta işçiler mücadele ettiğinde yapay ayrımların nasıl ortadan kalktığına da tanıklık ediyoruz. UİD-DER’li genç işçiler olarak bizler diyoruz ki işçilerin dil, din, ırk ayrımı yoktur. Yeter ki aradaki sahte ayrımları örgütlülüğümüzle yenelim!
Bir öğrenci: “İşçiler ve makineler bir bütündü. Üretim ise insan yaşamı için gerekliydi. Bütün yaşam üretim üstüne kurulmuştu.” Ve insan zamanla ezilmeye alışıyordu. Direnen Haliç romanındaki işçiler de aynen böyleydi. Çünkü sorunlarını tüm işçilerin sorunları olarak görmüyorlardı ve bir sınıf olduklarının farkında değillerdi. Bu yüzden bazı işçiler patrona yaranmak için diğer işçileri ispiyonluyor, çoğu yaşanan haksızlıklara karşı kızgınlıklarını içlerine atıyor, en iyi ihtimalle içlerinden birkaçı belli belirsiz bir sitemle şikâyetlerini dışa vuruyorlardı. Birbirlerine güvenmiyorlar, paylaşamadıkları sorunlarını içlerine atmak zorunda kalıyorlardı. Ama nihayet biriken öfke belki de tüm işçileri birleştiren şeydi. Örgütlü olan işçilerin öfkesi ise grevle sonuçlandı. Romanda başlangıçta örgütlü düşünme konusunda kararsızlık yaşayan Birol’un sonraları sorunları çözmek için başka yol olmadığını görmesiyle ve kendini mücadelenin içinde bulmasıyla bir işçi önderine dönüştüğünü görüyoruz. Artık öfkesini arkadaşlarıyla paylaşabiliyor, yaşadığı sorunların sistemden kaynaklandığını anlayabiliyor ve çevresine de bunu aşılamaya çabalıyordu. Ateş ise kendi iç dünyasında yaşarken Birol’un sözleriyle farklı düşünmeye başlıyor ve onun değişip dönüşmesi arkadaşlarına da yansıyordu. Bizler de sorunlarımızı çözmek, mücadelemizi büyütmek için UİD-DER’de işçi sınıfının örgütlülüğü içinde bilinçleniyoruz!
Bir eğitim işçisi: Romanda başlangıçta sorunlarına sırt çevirmekle, günübirlik çözümler getirmekle ve kendilerini kandıracak şeylerle meşgul olan işçilerin yaşadığı koşulların farkına varması ve örgütlenerek sorunların üstünden gelineceğini fark etmesiyle nasıl dönüşüm yaşadığını görüyoruz. Örgütlenmenin ayrı bir mücadele, direnişe geçmenin ayrı bir mücadele olduğunu görüyoruz. Mücadelede kararlılığın ne derece önemli olduğu; kararsızlığın kişiyi örgütlü işçilerden nasıl uzaklaştırabileceği İbrahim karakteri ile ve küçük kazan fabrikasındaki direniş çok zor ilerlemesine karşın kararlılığından vazgeçmeyen Birol karakteri ile anlatılmış. Yücel Aydın karakteri ile “çeyrek aydın” tiplemesi ve işine geldiğinde işçi sınıfının yanında olurken işine gelmediğinde mücadelenin zorluğundan kaçan kişiler tasvir ediliyor. Ayrıca kitapta sınıf atlama hayaliyle kendilerini patronların yerine koyan işçileri, işçilerin örgütlenmesinden ziyade kendi bireysel konumlarını düşünen kişileri görüyoruz. Bunlar bize grev ve direnişlerde karşılaşabileceğimiz ve örgütlü işçiler olarak kaçınmamız gereken durumları çok güzel anlatıyor. Döküm fabrikasındaki mücadeleci işçilerin kazan fabrikasındaki işçilerle dayanışma içinde olması, büyük kazan fabrikasının direnişe geçmesi ve nihayetinde grevin başarıyla sonuçlanması da örgütlülüğün ve dayanışmanın artarak devam ettiğinde kazanımlarla sonuçlanacağını bizlere gösteriyor. Haydi işçi kardeşim, UİD-DER’le örgütlenelim, dayanışma ile güçlenelim!
Emekli Maaşına Zam Yapılmayacak!
Yaşasın 1 Mayıs!
- Sömürü Düzenine Paydos Örgütlü İşçilerle Gelecek
- Karıncalar ve Filin Hikâyesi
- Uyandıran Masalcı Samed Behrengi’nin Ekini
- “Mübadele Öyküleri” İzmir’den Anlatıyor…
- Ana Romanı ve Bugüne Yansıyanlar
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- Erzurumlu Emrah’ın Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
- Savaşın Gerçek Yüzünü Anlatan İki Kitap
- Sarı Mehmet Olmak!
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Şikago Mezbahaları ve Kapitalizm
- Cefakâr Galip Ustalar ve İnsanlığın Özgürlük Bahçesi
- “Ölümün Ağzı”
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Büyük Biraderler İş Başında!
- Rıfat Ilgaz: Ses Ol, Işık Ol, Yumruk Ol!
- Genç İşçi Xu Linzi
- İşçi Sınıfının Tarihe Tanıklık Eden Ozanları
- Bal Arıları, Bülbül ve Açgözlü Dev
- Yaşamı Geliştirenler: Haliç’in Direnen İşçileri
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
Son Eklenenler
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...