Buradasınız
Ekmek, Gül, Bir de Hürriyet!

İnsan, toplumsal iletişim aracı olarak dil ve yazının yanı sıra sembollere de başvurur. Semboller duygu, düşünce ve hayalleri etkili şekilde anlatabilmenin, toplumsal aidiyet duygusunu güçlendirmenin aracıdır. Döneme, coğrafyaya, kültüre göre farklılıklar gösterir. Kimi sembol ve imgeler ise evrenseldir. Hangi coğrafyada olursa olsun, hangi dilde konuşulursa konuşulsun aynı şeyi ifade eder. Ateş mesela özgürlüktür, yaşamdır, kararlılıktır. Karanlık insanlar için tehlikeli, ürkütücü ve bilinmezliklerle doludur. Aydınlık güvenlidir, mutlu yarınları muştular. Bu yüzden bütün kültürlerde karanlık ölümü ve kötülüğü; aydınlık ise yaşamı, iyiliği ve sevinci simgeler.
Tarihin belirli bir döneminde sınıfsız toplumların yerini sınıflı toplumlar aldı. Yani bir avuç asalak çoğunluğun ürettiğine el koymaya başladı. Egemen sınıf sadece üretilenlere el koymadı, tüm topluma kendi çıkarlarını yansıtan fikirleri dayattı. Sanat da, bilim de, semboller de egemen sınıfların hâkimiyetine girdi. Ama egemenlere karşı ezilen ve sömürülen emekçilerin mücadelesi geliştikçe, ezilenler de kendi imgelerini, sembollerini, hikâyelerini yarattılar. İki bin yıl önce köleliğe isyan eden Spartaküs’ün hikâyesi mesela; kuşaktan kuşağa, dilden dile aktarıldı. Ezilenlerin zulme boyun eğmemesinin, başkaldırmasının simgesi oldu.
Yoksulların yaşamında vazgeçilmez yeri olan ekmek de bir sembol haline geldi zamanla. Zengin sofralarında onlarca çeşitten biri olan ekmek, yoksullar için hayatta kalabilmek demekti. Bırakalım ürettiklerine sahip olmayı, çoğu zaman ekmek bile bulamayan emekçiler, sayısız kez isyan ettiler. Bu isyanlar tarihe “ekmek isyanları” olarak geçti. Sonra makineler icat edildi ve daha kısa sürede daha çok şey üretmeye başladı insanlık, toplumsal zenginlik de büyüdü. Her ne kadar bu zenginlikten emekçilerin payına çok az şey düştüyse de, yoksulların sofrasına kuru ekmekten başka yiyecekler de girebildi. Emekçiler bir yük hayvanı gibi çalışıp karınlarını doyurmaktan ibaret bir yaşam değil yarattıkları toplumsal zenginlikten paylarına düşeni istiyorlardı. Yani fiziksel varlıklarını sürdürmenin ötesine geçerek kendilerine ve sevdiklerine zaman ayırmak, hayatın güzelliklerini yaşamak istiyorlardı. Bu istekleri için sayısız mücadeleler verdiler, bedeller ödediler. Daha iyi bir yaşam mücadelesine “ekmek mücadelesi” dediler. Ekmek sadece bir yiyecek değildi artık, genişleyen ve çeşitlenen toplumsal ihtiyaçların bir simgesiydi. Bu yüzden emekçi isyanlarında “ekmek isteriz” sloganı hiç eksik olmadı.
1900’lerde kölece çalışma koşullarından, çifte ezilmişlikten, cins ayrımcılığından bıkan emekçi kadınlar, ABD’de “ekmek istiyoruz, gül de!” talebiyle bir mücadele başlattılar. Binlerce göçmen kadın “Ekmek ve Gül Grevi” adını verdikleri büyük bir grev yaptı. Peki, neyi sembolize ediyordu “ekmek ve güller?” Neden sadece ekmek değil gül de istiyorlardı? James Oppenheim Ekmek ve Güller şiirinde kadınların talebini şöyle aktarıyordu: “Köle gibi çalışma ve aylaklık yok/ on kişinin çalışıp bir kişinin yattığı/ paylaşalım yaşamın görkemini/ ekmek ve güller!” Güller, cins ayrımcılığının olmadığı sömürüsüz bir dünyada, özgürce yaşamak ve yaşamın görkemini eşitçe paylaşmak isteğini sembolize ediyordu. Soruyordu emekçi kadınlar: “Biz çalışıp bütün zenginlikleri ürettiğimiz halde neden sadece hayatta kalabilecek kadar düşük bir ücrete mahkûm ediliyoruz? Neden yaşamın tüm güzellikleri sadece siz zenginler için var? Siz üretmediğiniz ve çalışmadığınız halde kocaman ferah evler, çiçekli bahçeler, zengin sofralar, tiyatro, müzik, resim neden sadece sizin için var? Yaşamı üreten bizsek asıl saygınlığı ve onurlu bir yaşamı biz hak ediyoruz. Öyleyse saygınlık neden sadece size ait?” Emekçi kadınların bu görkemli mücadelesi büyüdü, her ulustan kadın ve erkek işçilerin ortak mücadelesine dönüştü.
Aradan 100 yıldan fazla zaman geçti. “Ekmek ve gül” talebi dünyanın her yerinde eşitlik, özgürlük, adalet ve daha iyi bir dünya isteyen emekçi kadınların mücadelesinin sembolü olarak sahiplenildi. Ekmek ve Güller şiiri onlarca dile çevrildi, bestesi yapılarak mitinglerde, grev ve direnişlerde, etkinliklerde emekçi kadınlar tarafından söylendi, söylenmeye devam ediyor. Her yıl 8 Martlarda emekçi kadınların “ekmek istiyoruz, gül de!” sloganları duyuluyor. “Ekmek ve gül” talebini emekçi kadınlar yükseltmişlerdi ama bu talep kadınıyla erkeğiyle bir bütün olarak işçi sınıfının kurtuluşu mücadelesinin simgelerinden biri haline gelmiştir. Kadınların özgürlük mücadelesi ancak işçi sınıfının kurtuluşu mücadelesiyle başarıya ulaşabilir. İşçi sınıfının kurtuluşu ise kadınlar mücadeleye katılmadan olamaz. Ve işçi sınıfının sömürülmesi son bulmadan insanlık daha güzel bir dünya kuramaz. Kadınıyla erkeğiyle “ekmek ve gül” mücadelesini büyüten işçi sınıfına selam olsun!
Kod 29’a Karşı Mücadele Sürüyor!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Emekçi Kadınlar, Kadın Düşmanlarına 14 Mayıs’ta HAYIR Diyecek!
- Eşitlik ve Özgürlük İstiyoruz!
- Emekçi Kadınlar 1 Mayıs Coşkusunu Paylaşıyor
- Nefes Almak İstiyoruz! Baskıcı Rejime ve Saldırılarına Karşı 1 Mayıs’ta Alandayız!
- Mata Direnişçisi Kadın İşçiler: Bu Bir Onur Mücadelesi!
- Emekçi Kadınlar 8 Mart’ta Meydanlarda ve Direniş Alanlarındaydı!
- Mata İşçileri 8 Mart’ı Direniş Alanında Kutladı
- UİD-DER Kadın Komitesinin 8 Mart Açıklaması: İnsanlığı Acı ve Kedere Boğan Çarkı Bozuk Düzene Karşı Mücadeleye!
- Emekçi Kadınlar: Şimdi Dayanışma Zamanı!
- Bir Yanımız Uzay Çağı Bir Yanımız Yoksulluk
- Pazara mı Gitsek Ucuz Olur Markete mi?
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- Örgütlüysek Güçlü Olduğumuzu Yaşayarak Öğreniyoruz
- UİD-DER’in Kapısı
- Söyleyin, Kadın İşçide mi Kabahat?
- Gastonya Grevi ve Ella May’in Mücadelesi
- İşçi Sınıfının Çocukları ve Anaları: Dün Başardılar Bugün de Başarabilirler!
- Yasaklara Rağmen Kadınlar 25 Kasımda Alanlardaydı
- UİD-DER Kadın Komitesi: Kadına Yönelik Şiddetin Kaynağı Kapitalizmdir!
- Burjuva “Kişisel Gelişim” Anlatısı: Sorun Sistemde Değil Sende!
- Bu Ekonomik Düzeni Değiştirsek Ne Olur?
- Sorun Kaynak Yokluğu mu Sınıfsal Tercih mi?
- Yeni Bir Döneme Doğru
- Eşitlik ve Özgürlük İstiyoruz!
- Zorbalar Kalmaz Gider!
- Önce Talebi Kazanmak: 1 Mayıs Bizim Eserimiz!
- Ülkeyi Enkaza Dönüştüren Baskı ve Zorbalık Rejimine Son!
- Toplum, Toplumculuk, Toplumsal Duyarlılık!
- İşçi Dayanışması 181. Sayı Çıktı!
- Nedir Bu Sınıflar Mücadelesi?
- Yağmacı Enkaz Düzenine Karşı Dört Bir Koldan 1 Mayıs’a!
- Mata Direnişçisi Kadın İşçiler: Bu Bir Onur Mücadelesi!
- “Devlet Baba” Kime Hizmet Ediyor?
- Zamanın Yeleleri Kimin Elinde?
- Mata Direnişi ve Sermayenin Fıtratı
- İşçi Sınıfı 1 Mayıs’ta Asrın Kötülüğüne ve Yağmacı Enkaz Düzenine “Artık Yeter” Diyecek!
- İşçi Dayanışması 180. Sayı Çıktı!
- Doğa, İnsan ve Kapitalizm
- İnsan, Kent, Kültür, Tarih: İnsanlık Betonla Kalkınamaz!
- Burjuva “Kişisel Gelişim” Anlatısı: Sorun Sistemde Değil Sende!
- Bu Ekonomik Düzeni Değiştirsek Ne Olur?
- Yeni Bir Döneme Doğru
- Eşitlik ve Özgürlük İstiyoruz!
- Önce Talebi Kazanmak: 1 Mayıs Bizim Eserimiz!
- Ülkeyi Enkaza Dönüştüren Baskı ve Zorbalık Rejimine Son!
- Toplum, Toplumculuk, Toplumsal Duyarlılık!
- Nedir Bu Sınıflar Mücadelesi?
- “Devlet Baba” Kime Hizmet Ediyor?
- Zamanın Yeleleri Kimin Elinde?
- İşçi Sınıfı 1 Mayıs’ta Asrın Kötülüğüne ve Yağmacı Enkaz Düzenine “Artık Yeter” Diyecek!
- İnsan, Kent, Kültür, Tarih: İnsanlık Betonla Kalkınamaz!
- Değişmeyen Kirli Oyun: Ezilenleri Birbirine Kırdırmak!
- Emekçilerin Kader Planı!
- Silkinip Ayağa Kalkmak Zorundayız!
- Garp Cephesinde Değişen Ne?
- İnsan Ne, Bencil Olan Kim?
- Bugün Herkes Dünyanın Döndüğünde Hemfikir Ama…
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
Son Eklenenler
- Avrupa’nın pek çok ülkesinde yoksullaştırma politikalarına hız veriliyor, hayat pahalılığı artıyor. Grev hakkı başta olmak üzere hak ve özgürlüklere saldırılar artıyor. Ancak Avrupa işçi sınıfı büyüyen sorunlara grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, 26 Mayıs’ta, Söğütlüçeşme Marmaray istasyonunda bir basın açıklaması düzenledi. Bir işçinin tren camını temizlerken elektrik akımına kapılarak ağır yaralanması nedeniyle düzenlenen eylemde taşeron...
- 23 Mayısta gece yarısı sularında İstanbul Maltepe D-100 karayolunda makas atarak ilerleyen bir sürücü, bariyer yapmakta olan yol bakım işçilerinin arasına dalarak dört işçinin ölümüne, bir işçinin de yaralanmasına yol açtı. Aynı hafta içinde Kadıköy...
- Kuş sütü eksik bir sofra fotoğrafı. Sofrada çeşit çeşit yemekler, iştah açıcı mezeler… Yemekler gibi tabaklar da çeşit çeşit, renk renk. Sofradaki tek gariplik bazı tabakların uçlarının kırık olması ya da boyayla kırık süsü verilmiş olması. Sofrayı...
- Çıkışsızlık sarmalından kurtulmak isteyen insanlara kapitalist düzenin kurumları, düzen medyası ve burjuva ideologlar bir “çıkış kapısı” gösteriyorlar. Ama bu çıkış kapısının üzerinde şöyle yazıyor: “Sorunların kaynağında kişilerin eksiklikleri ve...
- Almanya, ABD, İngiltere, İtalya, Fransa, Japonya ve Kanada’nın oluşturduğu G7 zirvesi bu yıl 19-21 Mayıs tarihlerinde Japonya’da yapıldı. Zirve, İkinci Dünya Savaşında nükleer bombalarla yerle bir edilen, yüzbinlerce insanın öldüğü ve tarifsiz...
- Güney Amerika ülkesi Arjantin’de artan hayat pahalılığına, işsizliğe, düşük ücretlere ve güvencesizliğe karşı on binlerce işçi bir araya geldi. 18 Mayısta düzenlenen kitlesel gösteride yüzde 109’u aşan enflasyon, IMF’nin dayattığı kemer sıkma...
- 14 Mayıs seçimlerini geride bıraktık. Henüz kesin olmayan sonuçlara göre iktidarda bulunan Cumhur İttifakı Mecliste çoğunluğu elde etti, cumhurbaşkanının belirlenmesiyse 28 Mayıstaki ikinci tura kaldı. Fakat kesin olan bir şey var: 14 Mayısta hangi...
- İşçi Dayanışması’nda, yaşadığımız dünyayı ve kapitalist sistemi anlatan pek çok yazı yayımlandı bugüne kadar. Kapitalizm denilen ekonomik düzenin dünyamıza, işçi sınıfına ve insanlığın geleceğine ne kadar büyük bedeller ödettiğini her vesileyle...
- Türkiye’den Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğinden işçi kardeşleriniz olarak emperyalist yüzsüzlerin Hiroşima’da düzenledikleri zirve vesilesiyle yükselttiğiniz anti-kapitalist mücadeleyi coşkuyla selamlıyoruz. Savaş alevlerini daha da...
- Türkiye’de çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerle, eylemlerle mücadeleye devam ediyorlar. AFP Türkiye Ofisi çalışanlarının grevi kazanımla sonuçlanırken, Yonga Mobilya işçilerinin grevi sürüyor.
- 13 Mayıs 2014’te Soma’da 301 madenci kardeşimiz katledildi. Yaşadığımız acının, dinmeyen öfkemizin, Türkiye işçi sınıfı tarihindeki en büyük işçi katliamı Soma’nın üzerinden 9 yıl geçti. Ne yazık ki bu 9 yılda binlerce işçi kardeşimizi daha iş...
- Bursa Demirtaş Sanayi Sitesinde bulunan Barutçu Tekstil’de çalışan 8 kadın işçi, Öz İplik-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılmış, daha sonra direnişe geçmişlerdi. Patronun her türlü yıldırma çabalarına rağmen, kar kış demeden fabrika...