Buradasınız
Başkaldıran Mutfak Köleleri
Biz işçiler gece gündüz çalışsak da iki yakamız bir araya gelmiyor. Ama kriz dönemleri daha da sarsıcı oluyor. Sokakta, evde, fabrikada herkes zamları, geçim sıkıntısını, borçlarını anlatıyor. Herkes geçinmenin nasıl da zorlaştığından şikâyet ediyor. Ama birçoğumuz artan sıkıntılarımızın gerçek nedenlerini, içinden geçtiğimiz dönemi anlamakta sıkıntı yaşıyoruz. İşler yolundayken ceplerini şişirenler, işler yolunda gitmediğinde arsızca bizlerden fedakârlık yapmamızı istiyorlar. Yani krizin faturasını biz işçi sınıfına çıkartıyorlar!
Kriz zamanlarında ilk olarak harcamalarımızı daha da kısmaya çalışırız. Alışverişlerde daha az gıda ürünü alırız. Ekmek ve makarnadan başka bir şey tüketmek adeta lüks haline gelir. Bir İşçi Dayanışması okuru, “benim çok kitap okumuşluğum yoktur ama krizin ne demek olduğunu en iyi biz kadınlar biliriz. Mutfakta tencereyi biz kaynatıyoruz” demişti. Emekçi kadınlar krizin açlık demek olduğunu, tencerelerin artık kaynayamaz hale geldiğini çok iyi bilirler. Peki, mutfakta tencereler kaynamazsa ne olur? Sorunun tek cevabının açlıktan ölmek olmadığı ortada değil mi? Gelin biraz eskilere gidelim ve tarihin o tozlu yapraklarının arasında sorumuza daha önce verilmiş yanıtlardan birine kulak verelim.
Şu günlerde Sarı Yelekliler’in isyanıyla gündeme gelen Fransa’da, 1911’de bir kriz yaşanıyordu. Sermaye sahipleri, sömürü düzeninin yol açtığı bu krizin yükünü taşımak istemiyorlardı. Kendi sermayelerine zarar gelmesin diye her önlemi alıyorlardı. Ama yoksul halkı zerre kadar umursamıyorlardı. Tam tersine her şeye zam yaparak, vergileri arttırarak yükü yoksulların üzerine yıkıyorlardı. Başta et ve süt olmak üzere tüm gıdalara fahiş zamlar yapıldı. Pazardan elleri boş dönen kadınlar, çocuklarını besleyemez hale gelmişti. Duruma tepki göstermek gerekiyordu. Açlıkla boğuşan, evlatlarını doyuramayan ev kadınları, zamların geri çekilmesi için mücadeleye atıldılar. Hayat pahalılığına tepkiliydiler ve emekçi halkın gıda ürünlerine ulaşmasının önündeki engelleri kaldırmaya kararlıydılar. “Ev kadınlarının grevi” böylece patlak verdi. Bir araya gelen öfkeli kadınlar sokaklara çıkıyor, eylem yapıyorlardı. Fiyatları düşürmeyen satıcıları pataklıyorlardı. Boykotlar yaparak süt, yağ ve yumurta fiyatlarının düşürülmesini sağlıyorlardı.
Kadınlar toplu olarak mahallelerinden çıkıyor, büyüyen bir kalabalıkla pazara inerek eylemler yapıyorlardı. Tutuklamalar olduğunda daha öfkeli, daha büyük kalabalıklar alanlara çıkıyordu. Hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı nedeniyle başlayan ev kadınlarının bu grevi, işçi konfederasyonu olan CGT’nin grevleriyle birleşerek çığ gibi büyüdü. Artık on binlerce işçi greve çıkmıştı, sık sık yürüyüşler düzenleniyordu. Talepleri tutuklanan kadınların bırakılması ve artan fiyatların geri çekilmesiydi. Grevlerde ve yürüyüşlerde emekçi kadınların, işçilerin, işsizlerin, açların talepleri dile geliyordu. Jandarma işçi topluluklarının bir araya gelmesini engellemek için şehirlere giriş çıkışları engelliyor, asma köprüleri kaldırıyor, yürüyüşleri ve kalabalıkları şiddet kullanarak dağıtmaya çalışıyordu. Ama işçiler, emekçiler boyun eğmedi. Günlerce süren grevler, yürüyüşler Fransız hükümetine geri adım attırdı. Hükümet, askerleri kışlalara, et ve süt fiyatlarını geriye çekti. Ama iki CGT delegesi tutuklandığı için grevler iki gün daha devam etti.
İşçi sınıfının mücadeleci kadın önderlerinden Aleksandra Kollontay ev kadınları grevini şöyle anlatıyordu: “Başkaldıran mutfak köleleri, neşeli bir hava içindelerdi. Aralarında güç ve enerji dolu olağanüstü kadınlar vardı. Bazıları o güne dek hiç farkında olmadıkları bir konuşma yeteneğine sahiplerdi. Bu hareketi destekleyen işçiler, gıda maddelerinde sabit fiyatlara geçilmesi talebiyle greve gittiler.”
Ev kadınları kimsenin beklemediği bir biçimde ayağa kalkmış, haklı talepleri için kavga vermiş ve kazanmışlardı. Emekçi halkın, işçilerin mücadelesinin kıvılcımını onlar ateşlemişlerdi. 1911 Fransa’sında ev kadınlarını birleştiren, onları mücadeleye sevk eden, mutfakta kaynayan tencerenin, yiyeceğin azalmasına ve olmamasına duydukları öfkeydi. Emekçi kadınlar ve işçiler, kapitalist sınıfa şöyle sesleniyorlardı: Tek seçeneğimiz açlıktan ölmek değil! Kriz nedeniyle bize kestiğiniz ağır faturayı ödemeyeceğiz! İşte bugün de kapitalistlere verilmesi gereken cevap budur!
YÜREKLERİN GEZİNTİSİ
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
- Mücadelemizin Sembolü 8 Mart
- Emekçi Kadınlarız, 8 Mart Ruhuyla Birleşiyoruz!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Emekçi Kadınlar Savaşı Durdurmak İstiyor Ama Nasıl!
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- Bir Şey Yapmalı! Ama Ne?
- Emekçi Kadınlar Savaşa Karşı Durabilir
- Genç Rosalar Olup Mücadeleyi Büyütmeliyiz
- Değişim Küçük Adımlarımızla Başlar
- Direnen Haliç ve Bizim Direnişimiz
- Annelik Kursağımızda Kalmasın, Bu Düzeni Değiştirelim!
- İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
- İşçi Dayanışması 193. Sayı Çıktı!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
Son Eklenenler
- İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisenin müdürü 74 yaşındaki emekli öğretmen İbrahim Oktugan öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Öğretmenler “Can Güvenliğimiz Sağlansın, Gerekli Tedbirler alınsın!” talebiyle İzmir’den Bursa’ya, Mardin’...
- 21-28 Nisan Ebeler Haftası ve 12-18 Mayıs Dünya Hemşireler Haftası vesilesiyle 10 Mayısta İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen hemşire ve ebeler basın açıklaması gerçekleştirdi.
- Bu sene 1 Mayıs’a UİD-DER’le birlikte bir işçi kenti olan Lüleburgaz’da katıldım. 1 Mayıs heyecanımız sabah saatlerinde başladı. Yol boyunca türkülerimizle, marşlarımızla 1 Mayıs alanına gittik. Tabii içimizde İstanbul’da kitlesel ve birleşik bir 1...
- 1 Mayıs’a gitmeden önce egemenlerin yarattığı algı yüzünden benim de endişelerim vardı. Fakat “Ben hakkımı savunmalıyım” diye düşünerek, arkadaşlarımın ısrarlı daveti sayesinde UİD-DER’le birlikte Bursa’da 1 Mayıs’a katıldım. İlk 1 Mayıs’ımdı, iyi...
- Ağır sorunlar altında bunalan işçi sınıfının bu sorunlar karşısında bir çıkış yolu bulabilmesi için sendikalarına sahip çıkması, sermayenin ve sendika bürokratlarının planlarını, niyetlerini boşa düşürmesi büyük önem taşımaktadır. Özellikle siyasi...
- Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı maden işletmesinde 14 Ekim 2022’de patlama meydana gelmiş, 43 maden işçisi yaşamını yitirmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Patlamaya ilişkin 7’si tutuklu 23 sanığın yargılanmasına 8...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen mitinglere yüzbinlerce sendikalı sendikasız işçi, işsiz, emekli, emekçi kadın, genç katıldı. İşçi ve...
- Türkiye’nin dört bir yanında sendikalaşmak isteyen işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Bursa’da Öz İplik-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan ve direnişlerine devam eden Durak...
- Türkiye tarihindeki en büyük işçi katliamı olan Soma Katliamı davasında daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisi ilk kez hâkim karşısına çıktı. Katliamın 10. yılında görülmeye başlanan kamu davasının ilk duruşması 8 Mayısta Soma 2. Asliye Ceza...
- Merhaba işçi ablalarım, abilerim. Ben İzmir’de yaşayan bir lise öğrenciyim. Ben de UİD-DER ile 1 Mayıs’a katılmak için İstanbul’da yaşayan teyzeme geldim. İlk defa 1 Mayıs’a katıldığım için sizlerle duygularımı paylaşmak istiyorum.
- Bu sene de 1 Mayıs’ı ağır şartlarda karşıladık. Bir tarafta ekonomik yıkım diğer tarafta savaş, göç sorunu ve işsizlik. Biz işçilerin birikmiş nice sorunu bulunuyor, toplum nefessiz bırakılıyor. İşte bu şartlar altında UİD-DER işçilere umut oldu,...
- Türkiye’de işçiler, reel ücretlerin düşmesi, çalışılmış günlerin ücretinin dahi patronlar tarafından gasp edilmesi gibi sorunlarla boğuşuyorlar. Diğer taraftan sağlık emekçileri ticarethaneye dönüştürülen sağlık sisteminin dayattığı ağır iş yüküyle...
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.