Buradasınız
Bu Zehri İçmeyelim!

Eskiler ne güzel söylemiş: Ateş düştüğü yeri yakar! Yaşamayan bilmez! Yine de biz insanız, başkasının acısı ile üzülmek, kederini paylaşmak gibi hasletlerimiz var. Gel gelelim televizyonlardan, gazetelerden, ülkeyi yönetenlerden, siyasetçilerden gece gündüz dinlediğimiz yalanlar bizi zehirleyebiliyor. Egemenler o kirli dilleriyle bizi vicdansızlıklarına, ikiyüzlülüklerine ortak edebiliyorlar. Başkasının acısıyla acılanmayı unutmamıza, mağduru zalim, zalimi mağdur zannetmemize neden oluyorlar.
Mesela bugün bazı anne-babalar koronavirüs korkusuyla çocuğunun üzerine titriyor, o çocuğu sokağa çıkarmıyor. Ama aynı anne-babalar çocuğuna bir gelecek vermek için savaştan kaçan, Türkiye’ye gelen insanları anlayamayabiliyor. Yoksul emekçiler, Suriye’de savaş çıkaranlara değil, Suriyeli mültecilere öfke duyabiliyor. Savaşın nedenlerini sorgulamak yerine “niye ülkemize geldiler, burada işleri ne?” diye sorabiliyor. Türkiye-Yunanistan sınırına yığılan binlerce insanın neden orada olduğunu, ne yaşadığını düşünmeden “defolsunlar” diyebiliyor! Oysa medyanın ve ikiyüzlü siyasetçilerin zehirli yalanları olmasa elimizi vicdanımıza koyup düşünür; “kaçtılar, ülkelerini savunmadılar, defolsunlar, nankörler” demeden önce kendimizi onların yerine koymaya, yaşanan felaketi anlamaya çalışırdık.
Suriye’de 9 yıldır, kılıçlarla, kalkanlarla, tüfeklerle değil, en yıkıcı, en öldürücü, en son teknoloji silahlarla bir savaş yürüyor. Yüzlerce kilometre öteden ateşlenen füzeler yiğit, korkak, çocuk, kadın ayırmıyor. Kanlı katliam çeteleri acımasızca ölüm saçıyor. Bu savaşın arkasında Ortadoğu’yu paylaşmak isteyen emperyalist güçler ve aç gözlü bölge ülkeleri var. Bu güçler savaşın bitmesi için değil daha da harlanması için çalışıyor, dehşeti, yıkımı büyütüyorlar. Mesela dün “Emevi Camiinde namaz kılacağız” diyerek savaşı körükleyenler bugün “şehitler tepesi boş kalmayacak” diye haykırıyorlar. Suriyeli yoksul halkın acılarını da oralara savaşa gönderilen gençlerin canını da umursamıyorlar.
Savaş başlamadan önce Suriye’nin nüfusu 22 milyondu. Bombalar koronavirüsten kat kat daha fazla can aldı. 7 milyona yakın insan hayatta kalabilmek için ülke içinde yer değiştirdi. 5 buçuk milyondan fazla insan ülke dışına çıkmak zorunda kaldı. Türkiye’de egemenler kendi çıkarları uğruna sınırları açtılar ve milyonlarca Suriyeliyi ülkeye aldılar. Türkiyeli işçi ve emekçilere sefaleti reva gördükleri gibi Suriyeli emekçileri de kendi kaderlerine terk ettiler. İki ülkenin emekçilerini karşı karşıya getirdiler. Suriyelileri mülteci statüsüne almadılar. İşsizliğe, düşük ücretlere, yüksek kiralara, aşağılanma ve nefrete maruz bıraktılar. Sonra da Avrupa’ya şantaj yapmak için “sınırları açtık, haydi gidin” dediler. Binlerce insanı günlerce soğuk toprak üzerinde aç, susuz, battaniyesiz, tuvaletsiz beklettiler. İnsanlara önce ümit verdiler sonra o ümitleri birer birer söndürdüler.
Bugün öyle bir dünyada yaşıyoruz ki sadece Suriyeliler değil on milyonlarca insan göçmen ya da mülteci durumunda. Meksika-ABD sınırında on binlerce insan duvarları aşıp ABD’ye geçmek için bekliyor. Günyüzü görmeyen Afrika ülkelerinden, Afganistan’dan, Pakistan’dan, İran’dan çıkıp yeni bir yaşam ümidiyle Avrupa’ya, Amerika’ya gitmek isteyen insanlar engelleniyor. Küresel ısınma nedeniyle toprağı, suyu kalmayan milyonlar göçmen olup yollara düşüyor. Bu insanlar da, mülteci Suriyeliler de suçlu değil mağdurdur! Bu insanlar nankör olduklarından değil, karınlarını doyuracakları bir iş, evlatlarını gönderecekleri bir okul, gidebilecekleri hastaneler, başlarında bir çatı, evlerinde elektrik, su olsun, yaşam sürsün diye gitmek istiyorlar. Çocuklarının bomba sesleriyle bölünmeyen uykular uyumasını, güvende olmasını istiyorlar.
İnsanlar tarih boyunca bu gibi nedenlerle göç yollarına düşmüştür. Bizler de “vatan insanın doğduğu yer değil, doyduğu yerdir” demez miyiz? Pek çoğumuz iş bulamadığımız zaman büyük kentlere, bazılarımız yabancı ülkelere göçeriz. Yazın memleketlerimize gitsek de kışın daha iyi ısınabilmek, hastaneye daha kolay gidebilmek için büyük kentlere geri döneriz. Çalışmak için Avrupa’ya gidebilenlerin şanslı olduğunu düşünürüz. Bin yıl önce Orta Asya’dan Anadolu’ya göçmüş olmakla övünürüz. O halde kapitalist egemenlere değil de çaresiz insanlara öfke duymak niye?
Kardeşler, egemenler bizi aldatmak, milliyetçilikle zehirlemek istiyorlar. Gelin bu zehri içmeyelim! Gelin işçi ve emekçilerin düşmanlarının oyunlarını birlikte bozalım!
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- “Suriyeliler Kendi Ellerinin Ekmeğini Yiyor”
- “Mülteci Düşmanlığı Yapan Tezgâhıma Gelmesin”
- “Bizi Soyanlar Göçmen ve Yoksul Değil, Buralı ve Zengin”
- Göçmen Düşmanlığı Kimin İşine Geliyor?
- Emekçilerin Mülteci Düşmanlığından Çıkarı Yoktur!
- “İstanbul’da Herkes Yabancı”
- İnsanlık Aya’nın Gözlerinde Saklı
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Dümen Yelpazesinde Yaşam Savaşı
- Bu Düzen Çocuklarımıza Bir Oyuncak Bile Veremez
- Bursa’da Göçmen Faciasının Hatırlattığı Acı Gerçekler
- Ortak Duygular Yapay Duvarları Yıkar
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Göç Sorunu: Hangi Yola Girmeli, Kime Karşı Durmalı?
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Kimin Yanındayız, Kime Karşı Duracağız?
- Adu: Bir Çocuk ve Mültecilik
- Mülteci İşçilerle Biz Bir Sınıfız
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Sınıf Kardeşliğini Yükseltelim
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
Son Eklenenler
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...