Buradasınız
Esirler Dünyası Uyanmalı!

İran’da molla rejimine karşı ayağa kalkan emekçi kadınlar, öğrenciler, işçiler hep bir ağızdan “özgürlük” (Azadî) diye haykırıyorlar. Dünden bugüne özgürlük mücadelesi, insanın gerçek anlamıyla insanlaşması, baskı ve zorbalıktan kurtularak kendisini insan gibi duyumsaması, daha iyi koşullarda yaşaması mücadelesidir. İşte bu yüzden, insanlık tarihi özgürlük mücadelesine adanmış şiir ve ezgilerle doludur. Emekçi insanlık asırlardır sömürüden, savaştan, baskı ve zorbalıktan kurtulmak için mücadele ediyor. Bir insan yaşamının nasıl ki değişik evreleri varsa, özgürlük mücadelesinin de çeşitli evreleri var. Elbette özgürlük mücadelesini kapsayan dönem çok uzundur ve sayısız kuşağı içine almaktadır. Bu mücadele birçok evreden geçerek yeni bir dönüm noktasına vardı. Sömürü ve savaştan kurtularak özgür bir yaşam kurma mücadelesi, hiçbir zaman bugünkü kadar elle tutulur olmadı. Bugün insanlık büyük sorunlarla karşı karşıyadır ama aynı zamanda özgür ve barış dolu bir dünya kuracak olanaklara da sahiptir. İşte bugünü dünden ayıran da budur!
Özgürlük, geniş içeriğe sahip bir kavramdır. Biz insanlığın özgürleşmesi derken şunlardan bahsetmiş oluyoruz: Sömürünün, eşitsizliklerin, savaşların, her türlü ezilmenin, kadına şiddetin son bulması! Tüm bu kötülüklere yol açan ekonomik düzen değiştiğinde, insana vurulan zincirler de kırılmış olacak. İşte o zaman insanlar özgür bir toplumun üyeleri olarak, ezilip sömürülmeden, eşitliğin ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşayacaklar. Bugünkü ekonomik düzenin yol açtığı baskı ve yasaklar olmayacak.
Sömürüye dayalı bir düzen olan kapitalizmde özgür olmadığımızı, elimize ve zihnimize görünmez prangalar vurulduğunu bilmemiz lazım. Elbette bugünkü ekonomik düzen altında işçilere vurulan prangalar, eski zamanlarda kölelere vurulan prangalarla aynı değil. İşçi görünüşte özgürdür ama bu sadece görünüştedir. Bu düzende işçiye sunulan özgürlük işgücünü/emek gücünü bir patrona satma özgürlüğüdür. İşte bu yüzden Nâzım Hikmet, kapitalist düzen altında “bu hürriyet hazin şey” diyordu, çünkü bu hürriyet/özgürlük mutluluk değil hazin bir sonuç doğuruyor. Eğer işçi çalışmazsa aç kalır ve aç kalmak özgürlük değildir.
İşçi sınıfının büyük önderi Marx, bu esirliği anlatmak için ücretli kölelik kavramını kullanmıştır. Kapitalist ekonomik düzendir ücretli köleliği yaratan. Bu ekonomik düzende tüm üretimi işçi sınıfı yaparken, egemen sınıf katına yükselmiş sermaye sınıfı (burjuvazi/kapitalistler) tüm zenginliğe el koyar. Yani aslında kapitalist düzende kölelik biçim değiştirmiştir. İşçilerin, emekçi kadınların, emekçi gençliğin, köylülerin nasıl yaşayacağını bu ekonomik düzen belirliyor. Bu yüzden, bu düzende özgür değil, esiriz!
Tüm zenginliği işçiler üretmesine rağmen işçi sınıfı üretim süreci üzerinde söz sahibi değildir. Üretim sürecinde söz sahibi olmayan işçi sınıfı, üretilen değerin bölüşümünde de söz sahibi değildir. Üretilen toplam zenginlikten bizim payımıza, adına ücret denen kırıntı düşüyor. Bu kırıntıyla karnımızı doyuruyor ve üretim için yeniden güç (emek gücü) topluyoruz. Ne üretileceğine, nasıl üretileceğine ve nasıl paylaşılacağına sermaye sınıfı karar veriyor. Üretimin temel itici gücünü ise daha fazla kâr elde etmek, sermaye biriktirmek oluşturuyor. Böyle bir düzende işçilerin yoksulluktan kurtulması mümkün mü? Kapitalist ekonomik düzenin sınırlarını çizdiği, kurallarını koyduğu bir toplumda işçilerin özgürlüğünden söz edilebilir mi? Elbette edilemez. Ziya Egeli’nin Esir şiirinde dediği gibi “Esir bütün dünya soysuzlar düzeninde, esir/ Esiriz, avuçlarımızın içinden/ Parmaklarımızın ucuna kadar/ Yatarken esiriz,/ Kalkarken esir,/ Çalışırken esir.”
Yalnızca insanlar değil, denizler de ormanlar da akarsular da diğer canlılar da esir. “Denizlerin kıyıları/ Dağların dorukları esir/ Esir ağaçlar/ Ormanlar/ Kurtlar, kuşlar, börtü böcek esir.” Çünkü her şeyin kâr için üretildiği bir düzende doğal kaynaklar insanlık yararına kullanılmaz, yağmalanır. Milyonların yaşadığı metropollerden içindeki canlılarla yanan ormanlara, yaşam alanı rant alanına çevrilen köylülerden soyu tükenmek üzere olan hayvanlara kadar tüm gezegen aynı çığlığı atıyor: “Nefes alamıyoruz!” Bir avuç zengin ve şımarık burjuvanın çıkarları için doğa ve insanlık acı çekiyor.
Ne işçi, ne öğrenci, ne doktor, ne mühendis, ne bilim insanı, ne edebiyatçı… Özgür değiliz hiçbirimiz! İnsanın özgür olabilmesi için esirlik üzerine kurulu kapitalist ekonomik düzenin yıkılması gerekiyor. Üretenlerin aynı zamanda yönettiği, üretimin kâr amacıyla yapılmadığı, sömürünün son bulduğu bir dünyada özgür olabiliriz! Tam da bu yüzden işçiler, gençler, kadınlar yani işçi sınıfının tüm kesimleri bu özgürlük mücadelesinin saflarına katılmalıdır. Çünkü özgürlük mücadelesi sömürüden kurtulma ve insanlaşma mücadelesidir.
- İşçi Dayanışması 180. Sayı Çıktı!
- Doğa, İnsan ve Kapitalizm
- İnsan, Kent, Kültür, Tarih: İnsanlık Betonla Kalkınamaz!
- Değişmeyen Kirli Oyun: Ezilenleri Birbirine Kırdırmak!
- Emekçi Dayanışmasını Güçlendirelim!
- Emekçilerin Kader Planı!
- Bir Fotoğraf Karesinin Düşündürdükleri
- “Asrın Felaketi” mi, Asrın Kötülüğü mü?
- Emekçi Kadınlar: Şimdi Dayanışma Zamanı!
- Silkinip Ayağa Kalkmak Zorundayız!
- İşçi Dayanışması 179. Sayı Çıktı!
- İşçi Sınıfının Zincirleri ve Potansiyeli
- Garp Cephesinde Değişen Ne?
- İnsan Ne, Bencil Olan Kim?
- Bugün Herkes Dünyanın Döndüğünde Hemfikir Ama…
- Ücretler Artarsa Enflasyon Artar!
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- İşçi Dayanışması 178. Sayı Çıktı!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- Boşaltılan Yurtlar ve Büyüyen Sorunlar!
- İktidarın Üniversite Korkusu!
- Garp Cephesinde Değişen Ne?
- Üç Üzüm Tanesi
- Annelerimizin Ücretlerinin Yükseltilmesini, Çalışma Saatlerinin Kısaltılmasını İstiyoruz!
- Çıraklık Okulları ve Örgütlenme İhtiyacı
- Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
- Depresyona Karşı Özgürlük Mücadelesine!
- Emekçi Gençliğin Uyuşturulmasına HAYIR!
- Fala İnanma, Mücadelesiz Kalma!
- Halk Ozanı Mahzuni
- UİD-DER İle Sınıfımızın Siyasetini Öğreniyoruz
- Mutsuzluğumuzun Nedeni Kapitalizmdir
- “Prestijli” Katar Yoksulluğa Duvar Ördü
- Esirler Dünyası Uyanmalı!
- Okullardan Mücadele Alanlarına
- Genç Kuşakları Çürüten Kapitalizme Karşı Mücadeleye!
- Bu İşi Nasıl Beğeneyim?
- Kavanozu Sallayanın Kim Olduğunu Öğreniyoruz!
- Her Zaman Tek Yürek...
- İnsan, Kent, Kültür, Tarih: İnsanlık Betonla Kalkınamaz!
- Değişmeyen Kirli Oyun: Ezilenleri Birbirine Kırdırmak!
- Emekçilerin Kader Planı!
- Silkinip Ayağa Kalkmak Zorundayız!
- Garp Cephesinde Değişen Ne?
- İnsan Ne, Bencil Olan Kim?
- Bugün Herkes Dünyanın Döndüğünde Hemfikir Ama…
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
- Enflasyon, Asgari Ücret ve İktidarın “Baz Etkisi” Oyunu!
- Tek Tek İşçiler ve İşçi Sınıfı
- İşçi Sınıfı Kitlesel Grev ve İsyanlarla Kapitalizme Hayır Diyor!
- Karasabandan Cep Telefonuna!
- Başarının Sırrı ve Sömürüsüz Topluma Giden Yol!
- Esirler Dünyası Uyanmalı!
- Nasıl Bir Kutuplaşma?
- Sonunda Dedikleri Oldu: İşte “Büyük Türkiye”!
Son Eklenenler
- Değişim Yaratacak ve Yeni Bir Dönem Açacak Olan Emekçilerin İradesidir! İşçi Sınıfı 1 Mayıs’ta Asrın Kötülüğüne ve Yağmacı Enkaz Düzenine “Artık Yeter” Diyecek!
- Fransa’dan sonra Doğu Avrupa ülkesi Çekya hükümeti de emeklilik yaşını yükseltmek üzere hazırlıklara girişti. Hükümet, 65 olan emeklilik yaşını 68’e çıkarmak istiyor. İşçilerse zaten mezarda emeklilik demek olan 65 yaş sınırının daha da...
- Fransa işçi sınıfı Macron hükümetinin emeklilik yaşını 64’e çıkarmasına genel grevlerle karşı koymaya devam ediyor. Ülkede, 23 Marttan sonra 28 Martta da milyonlarca işçinin katıldığı grevler gerçekleştirildi. Böylelikle Fransa işçi sınıfı Ocak...
- 27 Martta Almanya’da son yılların en büyük grevi yaşandı. Havaalanları, demiryolları, limanlar tramvay, otobüs ve metrolar 24 saat boyunca çalışmadı. Ulaşım ve kamu hizmetleri durdu. Grev alanlarında mitingler, gösteriler yapıldı.
- Çalışma koşullarının düzeltilmesi, baskıların son bulması ve ücretlerine yüzde 25 oranında zam yapılması talebiyle direnişte olan Mata Otomotiv işçileri, direnişlerinin 30. gününde Ankara’daydı. Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan...
- Ben Güneş, 17 yaşındayım. Nasıl başlamam gerektiğini bilmiyorum. Burası artık Hatay diyebileceğim bir yer değil, benim alıştığım Hatay değil. Çok garip bir şey, doğup büyüdüğüm yerin böyle yıkılışını görmek… Bunu yaşayacağımızı düşünmedim hiç. Tabii...
- İstanbul/Tuzla’da bulunan Mata Otomotiv işçileri, 27 Martta Ankara’ya yürümek üzere İstanbul Endüstri ve Ticaret Serbest Bölgesinde toplandılar. Daha insani koşullarda çalışmak isteyen ve haklı taleplerini duyurmak için Ankara’ya yürümek isteyen...
- Mata Otomotiv’de 27 Şubatta üretimi durduran 1000 işçi, hakları için 27 Martta Ankara’ya yürüyor. Mata işçileri, iş güvenliği önlemlerinin alınması, yönetim ve amirlerin uyguladığı baskının son bulması ve yüzde 20 ek zam yapılması için işten kaçınma...
- Tıpkı depremden önce olduğu gibi depremden sonra da devlet yetkilileri sorumluluklarından kaçmaya devam ediyorlar. Hatta umursamazlıkta adeta birbirleriyle yarış halindeler! İlk imdada koşanın devlet olmasını bekleyen depremzedeler hayal kırıklığına...
- Depremzede emekçiler bu kış günlerinde sıcak bir yuvadan yoksunlar. Çoğunun giyecek doğru düzgün bir kıyafeti ya da belki sarılacak bir battaniyesi yok. Çocukların ayaklarında ayakkabıları yok. Kimisi sıcak bir çorbadan yoksun. Deprem bölgesinde...
- DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından Cengiz Holding binası önünde direnişçi işçilerle birlikte kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Satera Elektrik işçilerine direnişteki Mata işçileri ile MKS işçileri de destek verdi. Eyleme DİSK’...
- İran’da kız çocuklarının eğitim gördüğü okullarda 30 Kasım 2022 tarihinden beri zehirlenme vakaları görülüyor. İlk olarak Şiilerin kutsal saydığı Kum kentinde bulunan Kum Kız Sanat Okulunda görülen zehirlenme vakası, kısa sürede diğer okullarda da...
- Depremin üzerinden haftalar geçti ama ihmaller, keyfi tutumlar, umursamazlık, akıl almaz söylemler depremin sonuçlarını felakete çevirdi. Erdoğan depremin üçüncü gününde deprem bölgesine korumalarının da içinde bulunduğu upuzun bir konvoyla gitti. O...