Buradasınız
Mutfaklarda Yangın Var
“Artık pazara çıkmaya korkar olduk. Pazara geldim, hiçbir şey alamadım. Eve eli boş döneceğim. Gidince çorba yapacağım. Zaten çorba, makarna, başka bir şey yediğimiz içtiğimiz yok! Yarı aç yarı tok yaşıyoruz. Sadece uzaktan bakıyoruz, alamıyoruz.” “Aldığımız her şeyin fiyatına %100 zam geldi. Meselâ patlıcan. Alamayacağımı bildiğim için fiyatlarına bakmıyorum. Çünkü morali bozuluyor insanın. Ne olacak, bu yangını kim söndürecek? Her yer yanıyor. Başımızdakiler görmezlikten geliyor.”
Bu sözler, çıktıkları semt pazarında kendilerine uzatılan mikrofona hayat pahalılığını anlatan emekçi kadınlara ait. Enflasyon almış başını gidiyor. Devletin resmi kurumu TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları işçilerin enflasyonuyla çelişiyor. Ekonomik kriz, hayat pahalılığı derken iğneden ipliğe varana kadar her şeyin fiyatı iki, üç katına çıktı. Asgari ücrete yapılan zam daha şimdiden buhar olup uçtu. Zaten açlık sınırının altında bir maaşla yaşamak zorunda olan milyonlarca işçi için hayat çekilmez oldu. Gıda fiyatlarındaki artış %32, sebze fiyatlarındaki artış %80’lere çıkmış durumda. Bu rakamların milyonlarca işçi, emekçi için taşıdığı anlam açıktır: Mutfaklarda yangın var!
Teşbihte hata olmaz derler. Maazallah diyelim ki evimizin mutfağında yangın çıktı. Ne yaparız? Ne kadar korksak da bırakıp kaçmayı mı düşünürüz? Elimiz kolumuz bağlı oturur muyuz? Söylenmekle, homurdanmakla, şikâyet etmekle mi yetiniriz? Yangının büyümesine, evin tamamına yayılmasına seyirci mi kalırız? Biri gelip söndürsün diye mi bekleriz? Yoksa itfaiye çağırır ve ekipler gelinceye kadar konu komşu el birliğiyle yangını söndürmeye mi çalışırız? Elbette böyle bir durumda canımızı dişimize takar, yangını söndürmeye çalışırız. Kovayla su taşırız, alevlerin üzerine battaniye atarız, çocuklarımızı korumak için önlem alırız… Kısacası seyirci kalmaz, elimizden geleni yaparız. Çünkü biliriz ki seyirci kalmak felaketi daha da büyütmek demektir.
“Bugün tencerede kaynatacak yiyecek bir lokma bulduk ama ya yarın ne yapacağız?” kaygımız büyüyor. Biz işçilerin cepleri de mutfakları da alev alev yanıyor. Ve tıpkı yangın örneğinde olduğu gibi bu yaşadıklarımız karşısında seyirci kalmamız, çaresiz olduğumuzu düşünüp harekete geçmememiz felaketi büyütüyor. En başa dönelim ve hayat pahalılığına isyan eden işçi kardeşimizin sorduğu soruyu tekrarlayalım: “Bu yangını kim söndürecek?”
Yıllardır işçi düşmanı politikalar yürüten, ekonomik krizi körükleyip sonra da kendinden başka herkesi suçlayan, krizin yükünü işçi sınıfının sırtına yıkan siyasi iktidar derdimize derman olamaz. “Tüp kuyruğundan kurtardık” dedikleri emekçileri soğan-domates kuyruğuna mahkûm edenlerden hayır gelmez. Emekçi kadınları oy deposu olarak görüp yalanlarla aldatmaya çalışanların çaresi çare değil külfettir. Dermanımız yine kendimizdedir.
Bugün işçi sınıfı olarak örgütsüz, dağınık ve güçsüz durumda olduğumuz doğru. Ama yarın bugünden daha güçlü olalım diye çalışmalıyız. Örneğimize dönelim: Diyelim ki yangını söndürmek için itfaiye araçlarını henüz semtimize, evimize getirtemiyoruz. O halde eskiden tulumbacıların yaptığı gibi en yakın kuyuyu bulacağız. O kuyuya kadar ulaşacak sayıda insan bulacağız, yan yana, omuz omuza duracağız. Kuyudan su çekeceğiz, kovaları elden ele ulaştıracağız, yangının büyüyüp felakete dönüşmesini engelleyeceğiz.
Mutfaklarımızda, ceplerimizde çıkan yangının tek sorumlusu kârına kâr katmak için bizleri dizginsizce sömüren patronlar sınıfıdır. Bizse işçi sınıfıyız ve tek tek işçiler olarak patronlar sınıfıyla baş edemeyiz, bu yangını bir başımıza söndüremeyiz. Biz milyarlarca işçi koca bir zincirin halkaları gibiyiz, her şeyi birlikte üretiriz. Birbirimize kopmaz bağlarla bağlıyız. Hayatları, çalışma koşulları, sorunları birbiriyle aynı olan insanlarız. Yangının sönmesini istiyorsak dayanışma içinde olmamız, yan yana durmamız, birlikte hareket etmemiz, birlikte çözümler üretmemiz şarttır.
O halde işe şuradan başlayalım: Egemenlerin, siyasi iktidarın yalanlarına kanmayalım. Gerçekleri kavrayarak diğer işçi kardeşlerimize anlatalım. İşyerimizde, mahallemizde bütün emekçi kadınları, işçileri kardeşimiz olarak görelim, kutuplaşma tuzağına düşmeyelim. Birlik olalım, birbirimizden güç alalım. Coşkun akan bir sel olup kapitalizm yangınını söndürünceye kadar mücadele edelim.
“Babamın Mezarında Çalışıyorum”
Karabağlar Sosyal Tesis İşçileri Grevde
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
- Mücadelemizin Sembolü 8 Mart
- Emekçi Kadınlarız, 8 Mart Ruhuyla Birleşiyoruz!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Emekçi Kadınlar Savaşı Durdurmak İstiyor Ama Nasıl!
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
- Bir Şey Yapmalı! Ama Ne?
- Emekçi Kadınlar Savaşa Karşı Durabilir
- Genç Rosalar Olup Mücadeleyi Büyütmeliyiz
- Değişim Küçük Adımlarımızla Başlar
- Direnen Haliç ve Bizim Direnişimiz
- Annelik Kursağımızda Kalmasın, Bu Düzeni Değiştirelim!
- İşçi Sınıfının Mücadele Saflarını Güçlendirelim
- İşçi Dayanışması 193. Sayı Çıktı!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
Son Eklenenler
- Arjantin’de sendikaların çağrısıyla işçiler 9 Mayısta 24 saatliğine genel greve gitti. Faşist devlet başkanı Javier Milei ve hükümetine karşı yapılan genel grev çağrısına çeşitli sektörlerden işçiler karşılık verdi. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT...
- Zorlu bir yıldan geçerken işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı, heyecan ve coşku içinde karşıladık. UİD-DER olarak 1 Mayıs’a işçi kentleri Lüleburgaz ve Bursa’da katıldık. Lüleburgaz’da geçirdiğimiz ilk 1 Mayıs’ımız...
- Emekli bir işçi: Bu 1 Mayıs’ta da sınıf kardeşlerimizle kol kola yürüdük. Sınıfımızın taleplerini hep birlikte haykırdık. İyi ki önümüzde bizlere yolu açan sınıfımızın mücadele örgütü UİD-DER var. Kendini, sınıfın taleplerine ve sadece sınıfın...
- Bugün 13 Mayıs 2024. Soma madenci katliamının 10. yıldönümü. 10 yıldır dinmeyen bir acı ve öfkedir Soma Türkiye işçi sınıfının kalbinde. Çünkü Soma’nın hesabı sorulmadı, çünkü Somalar devam ediyor, çünkü kapitalistlerin kâr hırsı yeni Somaların...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- Çorum’un Dodurga ilçesinde bulunan maden ocağında faaliyet gösteren ODAŞ Elektrik bünyesindeki Yel Enerji’de çalışan işçiler patronun sendika düşmanlığına karşı 9 Mayısta direnişe başladı. Yel Enerji işçileri kötü çalışma koşulları ve düşük...
- Sınıfımızın uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele örgütümüz UİD-DER, bu sene 1 Mayıs’ı işçi kentleri olan Bursa ve Lüleburgaz’da kutlama kararı aldı. Bizler de bu doğrultuda tüm hazırlıklarımızı yaparak...
- Öz İplik-İş Sendikası, Başkanlar Kurulunu, direnişteki Durak Tekstil işçileriyle dayanışmak amacıyla Bursa’da gerçekleştirdi. Kurulun ardından sendika yöneticileri direnişlerinin 83. gününde Durak Tekstil işçilerini ziyaret etti. Burada yapılan...
- 1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik ve mücadele günü. Her 1 Mayıs’ta UİD-DER’li mücadeleci işçiler bir gelincik tarlasını andırır gibi dolduruyorlar meydanları. Her 1 Mayıs’ta, işçi sınıfının bu çalışkan evlatları coşku dolu, disiplinli...
- Merhaba dostlar, uzun zamandan beri çalışma şartlarım nedeniyle birçok etkinliğe katılamıyordum. Yaşımın genç olmasına rağmen heyecanımı yitirmiştim. Hem yaşadığım şehirlerde etkinliklerin olmaması hem de maddi imkânsızlıklar yüzünden uzak kalmıştım...
- İstanbul Eyüpsultan’da özel bir lisenin müdürü 74 yaşındaki emekli öğretmen İbrahim Oktugan öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Öğretmenler “Can Güvenliğimiz Sağlansın, Gerekli Tedbirler alınsın!” talebiyle İzmir’den Bursa’ya, Mardin’...
- 21-28 Nisan Ebeler Haftası ve 12-18 Mayıs Dünya Hemşireler Haftası vesilesiyle 10 Mayısta İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen hemşire ve ebeler basın açıklaması gerçekleştirdi.
- Bu sene 1 Mayıs’a UİD-DER’le birlikte bir işçi kenti olan Lüleburgaz’da katıldım. 1 Mayıs heyecanımız sabah saatlerinde başladı. Yol boyunca türkülerimizle, marşlarımızla 1 Mayıs alanına gittik. Tabii içimizde İstanbul’da kitlesel ve birleşik bir 1...