Buradasınız
Gençlik ve Kapitalizm Lodosu: Şikâyet Etmek Yetmez!
Güneybatıdan esen rüzgârları ifade eden lodos, Türkiye’de genellikle kış mevsiminde, en çok da Aralık ayında görülür. Çatıları uçuran, havayı nefes alınamayacak derecede kurutan bu rüzgâr, insanların psikolojisi ve fiziksel enerjisi üzerinde de bir takım değişikliklere sebep olur. Baş ağrısı ve gerginlik yapar, sersemletir. Lodosun bu etkilerini yaşayanlara “lodos çarptı” deriz. İşte bugün tam da böylesi bir durumu yaşayan, kapitalizm lodosuna çarpılan Türkiye’deki gençlik; huzursuz, şikâyetçi ve ne yapacağını, nasıl çıkış bulacağını bilemez halde!
Türkiye’de 1990’larla birlikte kırsal nüfus artan ölçüde çözülerek kentlere aktı ve bu süreçte ciddi oranda bir işçileşme yaşandı. Yıllar içinde ama özellikle 2008 krizinin ardından ücretlerin genel seviyesi düştü ve geldiğimiz aşamada asgari ücret neredeyse ortalama ücret halini aldı. İşsizlik Yunanistan gibi kimi ülkelerin nüfusunu aştı, çalışma yaşamı alabildiğine esnekleşip güvencesizleşti. Toplumun genel anlamda geçirdiği bu köklü dönüşümden gençlik de nasibini aldı ve işçi sınıfının örgütlü mücadelesinin bir parçası olmadığı için kapitalizmin lodosuyla çarpıldı. Bundan 10-15 yıl önce hevesle temelleri bulunmayan sınıf atlama hayalleri kuran gençlerin oturduğu üniversite sıralarında bugün kaygılı, umutsuz ve geleceksiz gençler oturuyor. Hayat gençleri eskiye oranla çok daha açık bir şekilde kapitalizm gerçekliğiyle tanıştırıyor ve bir seçim yapmaya zorluyor.
Çevremizde olup bitenleri, gençliğin duygu dünyasını düşünelim. Üniversitelisinden yeni mezununa, liselisinden işçisine kadar emekçi ailelerin çocukları büyük oranda tepkili! Aldığı eğitimin derecesi fark etmeksizin işsizlikle boğuşmayı, düşük ücretlerle ve kölelik koşullarında çalışmaya mahkûm edilmeyi haklı olarak sindiremiyor. Bugününü ve geleceğini çalanlardan nefret ediyor; baskılanmaktan, ötekileştirilmekten, yok sayılmaktan yaka silkiyor. Ancak bu haklı tepki maalesef gereğini yapmayı, şikâyetçi olunan sorunları çözecek adımları atmayı beraberinde getirmiyor. Peki, ne oluyor? Türkiye toplumu sermaye sahipleri ihya edilirken emekçi kitlelerin atıldığı sefalet çukurunun genişleyip derinleştiği yeni bir döneme girdi. Bu yeni dönemin de kendine has sorunları, algıları ve yönelimleri var. Gençlik için konuşacak olursak bir patinaj durumu söz konusu…
Elbette yüzünü dünyayı değiştirme mücadelesine dönen gençlerin sayısında her geçen gün artış yaşanıyor ancak hâlâ gençliğin önemli bir bölümünün tutumu yaşanan katmerli sorunlar karşısında itirazdan öteye geçmiyor. Haliyle itirazlar da sorunların çözümü için yeterli olmuyor. “Niye bu ülkede doğduk ki!” serzenişleri, “kaçıp kurtulmak lazım bu memleketten” yakınmaları, zorluklar karşısında sızlanmalar, ailelere duyulan tepkiler… Kapitalist sömürü sisteminin yarattığı sorunlara tepki gösterip mücadele saflarına katılmak varken, emekçi sınıfın gençleri bir çeşit sersemleşme yaşıyor.
Her ne kadar değişime açık olsa da insanlar, denemekten ve denediğinde yanılmaktan, başarısız olmaktan korkma eğilimindedir. Buna bir de yetişme tarzımız, bu topraklarda devletten duyulan korku ve kurtarıcı bekleme düşüncesi eklenince ortaya “elimi taşın altına koymayayım ama her şey yolunda gitsin”ciler çıkıverir. Peki, böyle bir şey mümkün müdür? Böyleleri toplumsal yaşamdaki değişimin bugünden yarına gerçekleşeceğini sanır, öyle olmasını umar. Fakat böyle değildir, değişim insanın kendisinde başlar. İnsan sızlanıp şikâyet etmekle yetinmek yerine önce değişimin öznesi olmalıdır. Kendini değiştirmezsen, sorumluluk almazsan gidişatın değişmesini nasıl bekleyebilirsin, kimden isteyebilirsin?
Ünlü bir düşünür; “kuyunun dibinde yaşayanlar, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar görürler” demiştir. 2500 yıl önce söylenen bu söz sanki bugünü anlatıyor! Egemenler tarafından kör karanlık bir kuyunun içine itilen emekçi kitleler bugün çıkış yolu arıyorlar. Kimileri kuyunun üstünde koca bir dünya olduğunun farkına varıp aydınlığa ulaşmak için çabalıyor, ortak sorunlara karşı bir araya geliyor. Kimileri ise gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanıp umutsuzluğa düşüyor ve sızlanmakla yetiniyor.
İşsizlik, yoksulluk, göç, savaş, demokratik hakların gasp edilmesi, doğanın talanı, iklim değişikliği… Sayısız sorun birikmiş durumda ve tüm bu sorunların kaynağı kapitalizmdir. Fakat işçi sınıfı ve onun gençliği bugünkü gidişatı ters yüz edebilecek güce ve yeteneğe sahiptir. Dolayısıyla tercih senin genç arkadaş! Kendi hayatının, sevdiklerinin, nefes alıp verdiğin toplum denizinin sorumluluğunu alacak, çağının sorunlarına karşı mücadele edecek misin? Yoksa şikâyetle mi yetineceksin? Biz sorumluluk alanlardanız, ya sen?
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Özgürlük İstiyorsak…
- Geleceğimiz İçin UİD-DER’deyiz!
- Gençlerimizi Öldüren Kapitalist Düzendir
- Gençler Olarak UİD-DER’de Buluşalım
- Umudumuzu Hep Birlikte Yeşertelim
- Gençliğe Sınıfımızın Gerçeklerini Anlatalım
- Depresyon ve Anksiyetenin İlacı Dayanışma
- Gelecekten Korkma! Korkunun Üzerine Birlikte Gidelim!
- Gençlik ve Kapitalizm Lodosu: Şikâyet Etmek Yetmez!
- Adalet Orada mısın?
- Gücümüzün Farkındayız!
- Sen Nerede Duracaksın?
- Biz de Umutluyuz, Çünkü UİD-DER’liyiz!
- UİD-DER Hayatıma Bir Güneş Gibi Doğdu!
- Barınamayan Gençlerin Ruh Hali!
- Çoğaldıkça Umudumuz Büyüyor
- UİD-DER’in Bana Öğrettiklerini Yaşayarak Deneyimledim
- Yağmur Olup Yağacağız Bu Kurak Topraklara
- Umut Bizim Ellerimizdedir!
- Genç İşsizliği “Ulusal Genç İstihdam Stratejisi” ile Çözülebilir mi?
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...